Yaz ve Yarat Çemberi

ZİHNİNİ KEMİREN SORULAR

İllüstrasyon:Aİ&Canan Kılınç

Uyandı kısa süren uykusundan, biraz durup düşündükten sonra aynanın karşısına geçti, küpelerini fark etti, onları bile çıkarmadan uyumuştu, sonra daha dikkatli  bakınca makyajını da fark etti oysa ne olursa olsun yorgun bile olsa makyajını siler öyle uyurdu ama işte yorgunluk değildi artık onu bu hale getiren başka sebepler vardı. Onları çıkarırken ayna karşısında uzunca süre kaldı, kafasının içinden zihninin derinliklerinden binlerce soru geçti ve aynı anda ortaya karışık cevaplar döküldü zihninin o derin boşluğuna ama o bir soruda takılıp kalmıştı.

“Niye iletişimde tek taraflı takılıp kalıyorum? Niye devamını getiremiyorum, belli bir yerden sonra tıkanıp kalıyorum?”

Bu sorunun cevabı belki çok, belki yok bilinmez ya da belki de psikologlar, iletişim uzmanları vs. cevaplayabilir ama kendisi bu mesleklerden herhangi birine sahip olmadığı için kendini tatmin edici o cevabı bulamamıştı.

Sorular bu tarz ve çokçaydı çünkü uykuya dalmadan önce buna benzer bir durumu yaşamıştı, sohbeti ilerletmek istediği halde donup kalmıştı. Belki zihni izin vermedi 

belki de kafası çok karışık olduğu için olabilirdi neyse şimdilik detaylara girmek istemiyor ki eli varmıyor bu kişiyle ilgili yazmaya. İşte bu düşünceler denizine dalmış boğulurken zihni bir mola verdi, telefonundan uygulamadan çalan şarkıyla. Karışık listeden ilerliyordu şarkılar ve dikkatini çekip zihnine mola tanıyan o şarkı ise şuydu : Pink Floyd – Wish You Were Here, şarkıyı dinledi ve sonra kendine geldi. Cama vuran güneş ışığını fark etti bir an minicik bir ışık kenardan, perde arasından vuruyordu ve sanki perde arasından sızan umut gibiydi. O anda tekrar düşündü ve kendi kendine dedi ki belki de kendime fazla yükleniyorum, kedimi fazla zorluyorum sonuçta tek taraflı çabayla gitmez ki hiçbir ilişki, iletişim vs. O yüzden biraz daha kendini sevmeye çalışarak hayatı akışına bırakıp yaşamaya çalışmaya karar verdi sonra kendine güzel bir kahve yaptı. 

Balkona çıktı, aldı kahvesini ve güneşi selamladı. Doğa canlanıyordu, kuşlar kendi arasında mini bir konser vermeye başlamıştı bile, bahar geliyordu. Kim bilir belki de gelmişti. 

Hayat öyle ya da böyle akıp gidiyordu, o akıntıya kapılıp savrulmadan düşünceler denizinde alabora olmadan yaşamaya çalışmaktan başka çare var mıydı?

Kahvesini yudumlarken güzel bir şarkı eşlik etti ona: Bülent Ortaçgil – Denize Doğru.

Yeniden hayaller kurmaya başladı daha umutlu, parlak, huzurlu günler adına…

Tuğçe Eylence'nin fotoğrafı

Tuğçe Eylence

Bir yanıt yazın