Yaz ve Yarat Çemberi

Teninin İbadeti

Ece-Dirhemsiz-Teninin-İbadeti-Kapak

Eylemsizlik haline dönüştü özlemim bakışlarının ağırlığında. Hiç duymadığım bir masal gibi ağırlaştı kulaklarımda sesin. İçimin canı çeker oldu, sen diye bir şeyi. Yolları kayıp bir harita ellerimde, “ağlama” dedin, gözyaşınla. Sessiz haykırışlarım sussun diye ellerimin arasına bir boşluk bıraktın. Hikayeler anlattın ansızın biten, hepsi mi mutlu sonla? Ayrıldıkça bedenimden benliğim “ağlama” dedin gözyaşınla. Aynalarda yüzümü bulamadım. Korktum, insan en çok kendine mi düşman? Bitmedi rüyalarım, vakti böldüm avuçlarına. Her şeyi bahane ettim. Ben, “oyun bitti” diyen olsam da göğsüne bir kere daha saklansam diye kendini kör kuyulara atandım. Sen sobeleyene kadar saklansaydım. Tanıdık bana teninin ibadeti. Cefam sürgün olana kadar sürse de hiçbir devran dönmezse sensiz? O zaman bildiğim tüm sözcükleri yutardım. Hiçbir öfkem yok, yalnız adı bilmemek cehaleti. Unutur mu sandın? insan anıların gömülü adresi. “Git” der, dönmez dili Aşk’ın “kal” diyememek yoksunu cesaretin. Aşk ilk dönemeçte yolundan sapar, kendinden daha aşkınken gururun sefaleti. Kal düşlerimde, ellerinken beni günahlarından arındıran dünyanın, hatırını sormaya kalkma çığlımın muğlak imkansızı. Adı karanlık koyu nöbetlerimin. Canlı kalan tek yanı insanlığımın, kucağının hayali ayazında sabahı doğuruşlarım. Eksik yaşamakla mı yetineceğim? İzahı yok, oluru yok, tesadüfünün ömür denileni baştan yazışının. Dur durağı yok, ah çaresiz kalışlarımın. Akşamı kedere boğdum, sözüm vardı kalbine dokunduğum geceyi diri tutandım. Şansızlığım, haksızlığına gebeyken soluk soluğa uykulardan uyanırdım. Hatırlamak lanetini tek başına tüm cephelerde koruyandım. Ben cehennemi olduramamak olanların safında ilk sırada yer tutandım..

Ece Dirhemsiz

Ece Dirhemsiz - Teninin İbadeti

Bir yanıt yazın