Sepetiniz şu anda boş!
Merdivenlerden omurganızla değil onurunuzla ininiz.
Everybody’s gotta learn sometime… (Beck)
Kırılana kadar benim olduğunu bilmiyordum; Omurgamdan bahsediyorum.
Hani iskelet sistemi içerisinde bir ara bahsederler ama ‘o sizindir aman ha kırmayın!’ demezler. Veya dediler de ben hatırlamıyorum (Hatırlamamak kimin suçuydu onu da hatırlamadığım için, elimde kalan tek Ben’e yükleniyorum. Hatırlamıyorsam ben hatırlamıyorumdur. Eğitim sistemini suçlamaya takatim yok.)
Geçmişle hesabımı kapattım. Hesabı kredi kartıyla ödedim. (Sonraki ödemeler sadece beni ilgilendiriyor.)
Bu konuda kurabileceğim tek cümle; eskiden ansiklopedi sayfalarında öylesine baktığım omurganın aslında benim olduğu ve merdivenlerin omurgaya iyi gelmediği…
‘Canım sıkkın!’ gecelerinden birinde başıma geleceklerden bihaber geceye daldım.
Azıcık müzik dinlemekti niyetim…
Merdiven mi kaydı yoksa ben mi acele ettim inmeye?? detayları hatırlamıyorum…
Ambulansın sarısını ve toplasan beş kare etmez anlarını hatırlıyorum.
Acımı dindirmeleri için yalvararak uyandım. Sırtımda bir yer öyle acıyordu ki…teşhis koyana kadar acıdı…onlar haklıydı.
Ameliyat dediler. Ameliyat demeden az önce şanslısın da dediler ve hatta beni çok şanslı ilan ettiler. Böyle bir kırık felç olmadan gelmişti…
Sedyede tepetaklaksın. Tavana basıyor tabanla ilgilenmiyorsun.
Hastanede kaldığım süre içerisinde sadece bir kez tabana bastım. Acılarımın hepsini tavana bakarak yaşadım.
Çok şey gördüm. Yürüyemeyen ama ikna olmuş insanlar, beyniyle ne yapacağını bilemeyenler, çok konuşan çok anlatan ve hiç konuşmayanlar…
Tavana bakarken aslında zoru gördüm;
ve ellerimi kullanabileceğim için
ve ayaklarımı hareket ettirebildiğim anda
ve her tabana bastığım ve kendimi kendi çabamla ilerlettiğim zaman
şimdi şükrediyorum benim olanlara.
Artık bardağın dolu tarafındayım.
Nilüfer Ünal
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.