Sepetiniz şu anda boş!
ne zamandır bilmiyorum gözlerim bu boşlukta çivili
herhangi bir noktada uzlaşmayı bekleyen suçlu sanılan suçsuz sanıklar gibi
nefes alışverişlerim kulaklarımı tırmalarken
kalbimin sert vuruşları yaşamamın şahidi.
ne zamandı, bilmiyorum.
ne zamanlardı..
dizlerimde çamur, ince parmaklarımda çiçek kokusu
dudaklarımda sönmüş bir sigaradan hallice cansız bir türkü
ardımda yeni yetme bir koyun sürüsü…
o zamanlardan herhangi birinde
herhangi bir akşamüstü
belki de ilk ve sondu
gözlerimin bir manâyı görüşü.
artık gözlerim manâlara
yüreğimin boşluğu, kalan ömrüme yara
ve hiçbir çare hiçbir dava
olmaz sîneme deva.
artık sesin çarpmaz belki de duvarlara
bir anne gibi okşamaz bir yanı eksik kalmış çocukluğumun sarı saçlarını
öyle alelade de olsa giydirmez üstüme bir türlü olmayan düğmeleri yorgun gömlekleri
keza, zaten ben de onları hiçbir zaman hakkıyla taşıyamadım ki…
yaşamanın hakkını veremedimse
ölmenin hakkı sırtımda yük değil mi?
ben, her gece ahraz bir gürültüyle kilitli kapılar ardına kapanmadım mı
ellerimi koyacak yerlerimi özenle seçerken
yüreğim haricinde tüm yüreklere uzanmadım mı
kaybederken kanımı damarlarımdan boşanırcasına,
size sürdüm avuç içlerimi
yaralarınıza.
sonra gözlerinize baktım
en dipsiz dehlizlerinize
kendimi gördüm oralarda biraz
kendi yaralarımı.
yüzyıllardır derinlerime nüfuz etmiş en arsız hatıralarımı
evet, yüzyıllardır derinlerime nüfuz etmiş…
yüzyıllardır yaşıyorum
yüzyıllarca da yaşayacağım
gözlerimi açacağım hayretle, belki korkuyla bakacağım gözlerinize.
korkunun dağları çözecek dizlerimin bağlarını
yüreğim bir kuş misali çırpınıp kalacak kafesinde
ama yine de vermeyeceğim size en suskun yanlarımı.
çünkü bileceğim ki tek bir düğüm kaldı kursağımda
tek bir ukde içerimde bir yerlerde,
belki tek bir cümle…
ama bileceğim
bileceğim ki susacağım
siz konuştukça ben susacağım.
çünkü tek bir cümle.
Samet Erten
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.