Yaz ve Yarat Çemberi

İsimsiz

ne zamandır bilmiyorum gözlerim bu boşlukta çivili

herhangi bir noktada uzlaşmayı bekleyen suçlu sanılan suçsuz sanıklar gibi

nefes alışverişlerim kulaklarımı tırmalarken

kalbimin sert vuruşları yaşamamın şahidi.

 

ne zamandı, bilmiyorum.

ne zamanlardı..

dizlerimde çamur, ince parmaklarımda çiçek kokusu

dudaklarımda sönmüş bir sigaradan hallice cansız bir türkü

ardımda yeni yetme bir koyun sürüsü…

 

o zamanlardan herhangi birinde

herhangi bir akşamüstü

belki de ilk ve sondu

gözlerimin bir manâyı görüşü.

 

artık gözlerim manâlara

yüreğimin boşluğu, kalan ömrüme yara

ve hiçbir çare hiçbir dava

olmaz sîneme deva.

 

artık sesin çarpmaz belki de duvarlara

bir anne gibi okşamaz bir yanı eksik kalmış çocukluğumun sarı saçlarını

öyle alelade de olsa giydirmez üstüme bir türlü olmayan düğmeleri yorgun gömlekleri

keza, zaten ben de onları hiçbir zaman hakkıyla taşıyamadım ki…

 

yaşamanın hakkını veremedimse

ölmenin hakkı sırtımda yük değil mi?

 

ben, her gece ahraz bir gürültüyle kilitli kapılar ardına kapanmadım mı

ellerimi koyacak yerlerimi özenle seçerken

yüreğim haricinde tüm yüreklere uzanmadım mı

kaybederken kanımı damarlarımdan boşanırcasına,

size sürdüm avuç içlerimi

yaralarınıza.

 

sonra gözlerinize baktım

en dipsiz dehlizlerinize

kendimi gördüm oralarda biraz

kendi yaralarımı.

 

yüzyıllardır derinlerime nüfuz etmiş en arsız hatıralarımı

evet, yüzyıllardır derinlerime nüfuz etmiş…

yüzyıllardır yaşıyorum

yüzyıllarca da yaşayacağım

gözlerimi açacağım hayretle, belki korkuyla bakacağım gözlerinize.

korkunun dağları çözecek dizlerimin bağlarını

yüreğim bir kuş misali çırpınıp kalacak kafesinde

ama yine de vermeyeceğim size en suskun yanlarımı.

 

çünkü bileceğim ki tek bir düğüm kaldı kursağımda

tek bir ukde içerimde bir yerlerde,

belki tek bir cümle…

 

ama bileceğim

bileceğim ki susacağım

siz konuştukça ben susacağım.

 

çünkü tek bir cümle.

samet erten

Samet Erten

Bir yanıt yazın