Sepetiniz şu anda boş!
Yorgun düşlerimin yağmurlarında uğurladım seni bugün
Sensiz kalmış odamdaki masamda kurumuş kâğıtlar
Ruhumda örtülmüş hayalin ve sen.
Ölüme kök salmış bedenimse yas.
Hatıralarının kıyısında cansız maziden bir ceset gibi
Öylesine çaresiz,
Gökyüzünden ruhuma yansıyan al renkli perdeli gönlüme
Adını daha duymadığım kimsesiz hatıra defterlerimdeki duygulu geçmişten karelere
Dokunamadığım yüzünden yansıyan odamdaki asılı resmine.
Anlamıyordum işte.
Kış güneşi misali bırakıp gittin soğuk bir gün yüzünde.
Hatıralar işkence aleti,
Ruhumdaki yansıyan ışıltın hala belirsiz.
Gözlerim kayıp mühürlenmiş bakış içinde
Öylesine durgun,
Öylesine hislice.
Adını hatırlatmıyordu sanki bedenimi eskiten zaman.
Aynalar dermansız seni sayıklamıyorlardı
Hatırlatmıyorlardı geçtiğimiz sokaklarımız
Ötesinden uçurtma uçturduğumuz tepemiz hala bize dargındı.
Yollar sesleri kısık, yağan yağmurlara değin aldırmadan ruha dokunamazlardı.
Ayrılık hırçın dalga gibi çarpmıştı bir kere zihnime
Geceleri ateş içinde adını sayıklarken ki sen bilmeden
Sabahlara değin senin için yıllarımı feda ettiğim şiirler bana teselli verirken
Fotoğraflarımız mazilerimizde gömülürken
Ya yaşayamadıklarımız
Kırgın güneşle ayı bir türlü barıştıramamamız.
Hala kırgınım sana sevgili.
Sen ki ömrün uğultusundan geçen aciz bir yolcu gibi
Gelip geçiverdin içimden.
Zaman nasıl da zalim.
Kaybolduğum girdabın çelişkisinden kaybolan ruhumu
Anılarımı,
Çocukluk hatıralarımı
Rahmetli dedemi, anneannemi
Onlara olan tutkumu sendin pekiştiren sevgili.
Sensiz kör olmuş saatler benim ardımdan dedikodumla meşgul
Sensiz şiirlerim bana küskün
Nefesini içime çektiğim lalelerin sönük, hissizce kurumuş.
Sen nerden bileceksin!
Zamansız yağan yağmurların ortasında boğulan ki sen değildin
İçimde kararmış yüzünden dökülen gözyaşlarını bil ki
Ne çok silmeyi isterdim!
Hasret zormuş sevgili
Ömrün ölümle bitecek kısacık anında yaşamak banadır haram
Hastayım sevgili!
Belki son nefesimi verdiğimde sen olmayacaksın yanımda
Elini tutamayacağım artık gün batarken
Okula giderken seninle mis kokulu ağaçların kokusunu senin içime çekemeyecek
Evlenip ufacık bir evde koşamayacak artık çocuklarımız.
Artık ölüm dert ortağım sevgili
Daralmış, hıçkırıklara boğulmuş boğazımdan gözlerimden dökülen yaşta sendin.
Zamanın ölüme uğurlandığı o sabah
Sen gözlerini ailenle ışıl ışıl açarken
Senin için feda edilen bir ömür toprağıyla buluşacak.
Sen ruhumdan kayıp giderken…
Yılmaz Süslü
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.