Sepetiniz şu anda boş!
[vc_row][vc_column][vc_column_text woodmart_inline=”no” text_larger=”no”]
Kişinin kendini ifade edişinin önemiyle son yıllarda hep birlikte yüzleşmek zorunda kalıyoruz ve bozuk ifadenin toplumu nasıl etkilediğine şahit oluyoruz.
Yaşamda tüm seçimler kıymetlidir. Ve özellikle toplumsal seçimler hepimizin bilinç düzeyini derinden etkiler.
Bilinç düzeyi, bir kişinin farkındalık veya bilinç seviyesidir. Bu seviye, kişinin algıladığı ve farkında olduğu şeylerin genişliğini, yoğunluğunu ve derinliğini belirler. Bu terim psikoloji, felsefe ve nöroloji gibi birçok alanda kullanılır.
Bilinç düzeyi, kişinin dikkatini verdiği şeyler, farkındalık seviyesi, duygusal durumu, algılama süreci, düşünce süreci ve zihinsel durumu gibi birçok faktöre bağlıdır. Kişinin iç dünyasını ve çevresindeki dünyayı nasıl algıladığına, yorumladığına ve yanıtladığına bağlı olarak değişebilir, genellikle üç farklı kategoride incelenir: düşük, normal ve yüksek bilinç düzeyleri.
Bilinç düzeyi, bir kişinin bütün yaşamını, ülkeyi, gezegeni etkileyen bir faktördür aynı zamanda kişinin zihinsel ve fiziksel sağlığı için önemlidir. Mutluluğu kavrama kapasitemizi de etkiler. Hakikati anlama yolumuzu belirler.
Yüksek bilinç düzeyine sahip olan kişiler, duygusal durumlarını daha iyi yönetebilir, sağlıklı bir yaşam sürdürme konusunda daha bilinçlidir ve stresle başa çıkmak için daha etkili stratejiler geliştirirler. Kendileriyle ve çevreleriyle daha uyumlu bir şekilde yaşarlar. Daha yüksek bir farkındalık seviyesi sayesinde, hayatın zorluklarına daha sağlıklı bir şekilde adapte olurlar. Yüksek bilinç düzeyine sahip kişiler, duygusal olarak daha stabil olabilirler ve olumsuz olaylara daha esnek ve yumuşak tepkiler verirler. Ayrıca hayatlarında daha fazla mutluluk, huzur ve tatmin hissi yaşarlar ve bu hisler, frekanslar şeklinde dalgalanarak bütün topluma yayılır.
Düşük bilinç düzeyi, kişinin kendisi ve dünya hakkında sınırlı bir farkındalığa sahip olduğuyla ilgilidir. Bu düzeydeki insanlar, çevrelerindeki olaylara, insanlara ve kendilerine karşı tepki verirler ancak bunun nedenini veya sonucunu anlamakta zorlanırlar. Düşük bilinç düzeyine sahip kişiler, kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını anlamakta zorlanabilirler ve bu nedenle, kendilerini ve başkalarını yargılamak için kolayca hazır hale gelirler. Bu kişiler, genellikle öfke, kaygı, korku gibi negatif duygularla sıkı bir ilişki içindedir. Bu durum, kişinin bilinç düzeyini daha da düşürür ve ilişki kurduğu herkesin, her şeyin de bilinç düzeyini aşağı çeker.
Bilinç düzeyi, insanların kendilerini ifade etme şekillerine doğrudan etki eder. Yüksek bilinç düzeyine sahip insanlar, kendilerini ifade ederken daha zarif, saygılı, mizahi ve yapıcı olma eğilimindeyken, düşük bilinç düzeyine sahip insanlar daha sert, kaba ve yargılayıcı olma eğilimindedir.
Yüksek bilinç düzeyi, kişinin kendisi ve çevresi hakkında farkındalığını arttırması, düşüncelerini, duygularını ve gereksinimlerini daha doğru ve açık bir şekilde ifade etmesi anlamına gelir. Bu, kişinin kendisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına, özgüvenini arttırmasına, ilişkilerde daha sağlıklı bir ortam yaratmasına ve çalışma hayatında daha başarılı olmasına yardımcı olur. Yüksek bilinçli insanlar, kendilerini sanat yoluyla ifade etmeye meyillidir ve sanat, birçok insan için duygularını, düşüncelerini ve deneyimlerini ifade etmenin bir yolu olarak kabul edilir. Sanatın, yüksek bilinç düzeyiyle ilişkisi, yaratıcılık ve farkındalıkla yakından ilişkilidir. Yaratıcılık, kişinin yeni ve özgün fikirler oluşturma becerisidir ve yüksek bilinç düzeyindeki insanlar genellikle dikkat, yaratıcı düşünme becerilerine sahiptirler.
Düşük bilinç düzeyi, kişinin kendisi ve dünya hakkında sınırlı bir farkındalığa sahip olduğunu ifade eder. Kişinin kendi duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını anlamakta zorlanmasına, başkalarını anlamakta zorlanmasına ve empati kurmakta zorlanmasına neden olur. Bu nedenle, kişiler kendilerini düşük bilinçle ifade ettiğinde, genellikle kaba, agresif, suçlayıcı veya diğer zarar verici davranışları sergilerler. Bu tür davranışlar, kişinin başkalarıyla sağlıklı bir şekilde iletişim kurmasını ve ilişkilerini geliştirmesini engeller. Düşük bilinç düzeyine sahip olan kişiler, kendileriyle ve çevreleriyle daha fazla sorun yaşar. Daha az farkındalık seviyesi nedeniyle, hayatın zorluklarına uyum sağlamakta zorlanırlar. Duygusal olarak daha istikrarsız olabilirler ve olumsuz olaylara daha sert tepki verirler. Bunun sonucunda, hayatlarında daha fazla stres, endişe ve mutsuzluk yaratırlar.
Düşük bilinç düzeyli insanların daha fazla olduğu yerlerde, yoğun kişisel ve toplumsal sorunlar yaşanır. İnsanlar birbirleriyle daha az uyumlu ve daha az saygılıdır. İlişkiler sağlıksızdır ve negatif bir sosyal dinamik vardır. Ayrıca daha kapalı fikirli ve hoşgörüsüz olma eğilimindedirler, bu da daha fazla kaos ve kargaşa getirir. Kimsenin birbirini anlamadığı bir toplum hasıl olur.
Yüksek bilinç düzeyli insanların daha fazla olduğu yerlerde, genellikle daha pozitif bir atmosfer hakim olur. İnsanlar birbirleriyle daha uyumlu, saygılı ve anlayışlıdırlar. İlişkiler daha sağlıklıdır ve daha olumlu bir sosyal dinamik vardır. Ayrıca daha açık fikirli ve hoşgörülüdürler, bu da daha fazla toplumsal çeşitlilik ve kültürel zenginlik, gelişim sağlar. Dayanışma ve birlik hisleri güçlenir.
Müjde! Bilinç Düzeyi Yükseltilebilir!
Bilinç düzeyinin göstergesi kendimizi ifade etme biçimimizdir. Kendimizi ve başkalarını daha iyi anlamak ve iletişimimizi geliştirmek ve toplumsal iyileşmeyi sağlamak için bilinç düzeyimizi yükseltmenin anahtarı her birimizin ifadesinde gizlidir.
İfadelerimiz konusunda hepimiz eşit potansiyel ile doğduk, ifadelerimizi iyileştirmek son derece basit ve sadece kendi kontrolümüzde.
Terapötik yazmanın ifademiz üzerindeki iyileştirici deneyiminin, önce birey bilincine sonra da toplumsal bilince katkısı şaşırtıcıdır. Terapötik yazma, bireylerin kendi iç dünyalarını anlamalarını sağlayarak, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde iyileşmiş bir ifadeye ve olumlu değişimlere zemin hazırlar. Kişisel bilinç düzeyinin artması, bireyin toplum içindeki rollerini daha etkin ve sağlıklı bir şekilde yerine getirmesine olanak tanır. Bu da genel olarak daha sağlıklı, anlayışlı ve işbirliğine dayalı bir toplumsal yapının oluşmasına katkıda bulunur.
Tüm bu öğrendiklerimizle yaşamınızdaki tüm “seçimlerin” yüksek bilinç yönünde olmasını ve hep birlikte huzurlu nefesler almayı dilerim.
Canan Kılınç[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.