Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdığımda beyaz beyaz etrafa saçılan kar tanelerini görüyorum. Etraf bembeyaz yüzümde hafif bir tebessüm yürüyorum. Yağan her bir kar tanesinde sanki bir suret, bir anlam saklı. Âdeta kar taneleri konuşuyor, yeryüzü dinliyor gibi…
Etrafın beyazlarla kaplı oluşu herkeste neşe uyandırmış, sokağı sevinç çığlıkları kaplamıştı. Kayan çocuklar, kardan adam yapan aileler, kara yatıp izini çıkaranlar, fotoğraf çeken insanlar görüyorum. Herkes derken yanıldığımı fark ediyorum, gözüm ileride duran çocuğa ilişiyor, biraz ilerleyip yanına gidiyorum, Suratını asmış insanlara bakıyor, ‘Sen niye kaymıyorsun onlarla?’ diye soruyorum, ‘Ben onları birkaç gün sonra tekrar izleyeceğim.’ şeklinde bir cevap veriyor. Saçlarını okşayıp hafif bir tebessüm bırakıp yoluma devam ediyorum. Aklıma soru işareti bırakan bu küçük çocuğun niye böyle bir cümle kurduğunu anlamaya çalışıyordum, aklıma takılmış ‘ne demek istedi ki?’ diye düşünür olmuştum.
Günler geçiyor günlerden bir gün yine dışarıda etrafı süzerken buluyorum kendimi, etraf çamurlu, çamurlara bulanmış. İnsanlara gözüm ilişiyor, suratlarını aşmışlar, kimisi etrafa lanetler saçıyor, kimisi kar çamuruna basmamak için çaba sarf ediyordu. Oysa daha birkaç gün önce çamurlaşmamış kara yatıp iz bırakıyorlardı. Yine o küçük çocuğu görüyorum, insanlara bakıyor fakat bu sefer suratı asık değil, bakıp selam verip geçtim yanından. Sanırım mesajını almıştım şimdi, hatta bir değil birtakım mesajlar çıkarmıştım.
Çatılar beyaz, bahçeler beyaz insanların kirli ellerinin değmediği her yer beyaz gel gelelim diğer çıkardığım mesajlara: Her güzel gördüğümüz şey bir gün değişebilir, yıkıntıya uğratabilir. Her kötü gelen şeyin ardından iyi şeylerde olurdu sadece biraz çaba gerekir, tıpkı çamurlaşmış kışın ardından biraz sulandıktan sonra açan leylaklı baharın olduğu gibi. Ve insanlar amaçları, hayalleri ve ‘an’lık hisleriyle ellerini dokundururdu. Önemli olan insanın kendi benliğini bozmaması, kalbini koruması ve orada saklı bir gizem, bir sır olduğunu bilmesi ve ‘kendilik’ kavramı dediğimiz insanın kendini geliştirmesi, onarması, kendini bozmadan kalabilmesidir.
Yağan her bir kar tanesinin ruhlarımıza şifa olması dileğiyle gökten üç elma düşmüş, üçünü de farkındalık kazanmış olan küçük çocuk yemiş. Kalplerimiz çamura bulanmasın, sevgiyle kalalım, hayat kısa, kış daha da kısa.
Sibel Göloğlu