Sepetiniz şu anda boş!
Gözeneklerinden kan sızdıran bir ömrü bahşettin bana.
Yine de bilir, güvenirdim,
İç ferahlatacak tek bir umut ışığına.
İlk aşkların, sevgililerin, heyecanlı ilk öpüşlerin
ve yahut
Ölülerin kucağında
Savruluşlara çağrı naralarım.
Ömrümün sonbaharında
Yine de umut kesmek olmayacaktı
Diz indirmek, susmak, dinlemek olmasaydı,
Bu ufak jestler içimi ferahlatmasaydı.
Toz kondurmadığım cesetler yükledin omuzlarıma.
Menzilimde; bir karış ova…
Bir Sen Yürü! Demedin.
Belki biraz da bu yüzden küskündüm sana.
Artık ayaklarım daha silik izler bırakıyor,
Ot bitmiyor vahalarında.
Artık ölüleri omuzlarımdan atamıyorum
Bir kez daha başkaldırıyorum huzuruna.
Korkuyorum,
Bu fırsatı Sen vermiş olsan da.
Ömrümün bir ilk baharında benim olmayan bir tebessüm filizlendi kan damlayan sözlerimin kenarına.
Ve bu günlere geldik,
Hiç de kolay değildi.
O günleri bırakmak geride,
O cesetleri yuvarlamak hatıralardan aşağı,
O tebessümü kazıyıp atmak kana bulanmış sözlerimden dışarı…
Bu günlere geldik.
-Bir şekilde ayrılmış olsak da.-
Cesetlerin siluetleri gözlerimde,
Ruhumun derinliklerinde çığlıkları,
Tüyler ürperten yalnızlıkları…
Bir ben kaldım bu meydanda
Bunca umut ölüsü arasında
Bir ben kaldım.
Savruluş naralarımda
Avuçlarımda tecrübe denen toz-pislik,
Kirli geçmişimi yetmez taşımaya aydınlık geleceklere.
Ki bilir;
Geleceklerin gelemeyeceğini
böyle bir cendere içinde.
Yine de bilir, güvenirdim,
Göğsümde bir tamu taşısam da.
Karanlıklar içinde kızıllığıyla yansam da…
İlk ya da sonbaharında
Baş kaldırışlarım sadece bir sitemdi aslında.
Şimdi kimsesizim,
Tek başımayım bu meydanda.
Avuçlarım kirli, yarınlarım karanlık, omuzlarımda yığın cesetler, kan sızıyor bak cümlelerimden.
Ve başım yine dik!
Her ne kadar korksam da.
Samet Erten
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.