Yaz ve Yarat Çemberi

Telvin

Telvin-Kapak-Hatice-Başal

Telvin

Bütün sözüm kendime.

Bir tek doğruyu bilene, diğer doğruları anlatmak, sağıra sözü, köre renkleri anlatmak gibidir. Yahut bir körü, sağırı içindeki gelişmiş algı boyutundan baktırmaya çalışmak gibidir.

Düş mü gerçek, yoksa gerçek diye kabul ettiğimiz gerçeklik mi düş ?

Bana göre, hiçbiri birbirinden ayrı değil.
Hal böyleyken ve her hayalini, her düşünü ve pek tabii her söze döktüğünü yaşamış ve var etmişken, asıl düşünden düşüren ne seni? Asıl düşün ne olabilir ki tam teslimiyette? İnsan ne ister? Yaşamak!
Burada bulunuşumuzu bu formda, bu bedende potansiyelimizi yaşamak. Öze giden yolu yürürken varlığımızı onurlandırmak. Yol uzun, mesafeler kısa, hepsi hepi topu bir göz kapayıp açma.

Bütünde bir zerre olduğunun bilinciyle, hiçbir yere ait olamamak. Oysa, o bütünden hiç ayrı değilsin… Ve bütünü oluşturan O’nu tanımak, bütünde her zerre ile raks etmek, bütün ışıkları renkleri tek tek tanımak. İçteki… Aşk ateşini.

Hal böyle olunca, insan nasıl kendini bir yere ait hissedebilir ki! Kendi zerresinden gayrı.

Zerre yola revandır çoktan.
Bilir ise öz’ünün ışığını…
Bilmese de o bildirir kendini,
De,
Sen ister yola revan ol istersen olma!
Yola revansındır artık,
Bilsen de ,bilmesen de!

Dönüyorsun şimdiye bakıyorsun, öyle bir cehennemden çıkıp gelmişsin ve o cehennemde o kadar uzun kalmışsın ki hiç oradan çıkmayı düşünmeden.
Şimdi’nin sorduğu soru; neden değil, neydi seni orada tutan!?
Şimdiyi cennet kabul edersek, bu cennette kalmayı sağlayacak.
O ateş, o köz, o öz neydi!?

Yazan da, yazdıran da o el.
Kapısını açan, alır nasibini O’ndan.
Kapım herkese açık, ben açık olana giderim.
Açık olmayanı niye zorlayasın ki.
Kilitsiz, kolsuz ,kapılardan geçersin.
Ama.. Kapıyı açanın kim olduğunu bilmezsen, ardına kadar açık kapıdan geçemezsin.
Kilidin anahtarı ben olsam bile
anahtar olduğun, sana bana bildirilmeyince?!
Kapıların ardındakine şükürler olsun.

Her şeyi öylesine kendimi unutarak yaşadım ki, gerçekten unuttun mu acaba dedirtiyor bana hayat.
Hayat zaten kendinden geçe geçe, geçme değil mi? Kaç senden vazgeçtin birçok nedenden.

Bir zamanlar onsuz nefes alamam, aç kalırım dediğimiz ne varsa hayatımızdan gittiğinde ölmediğimizi defalarca deneyimledik.
Birçok senden geçerken, birçok sen olan ve ölmesi gereken senlerin ve bir dahası olmayacak senlerin ölümü…
Hayatın hallerinden geçerken, hal’de geçmiş olduğum, tüm ben’lere ve eşlikçi ruhlara sonsuz teşekkürler.
Sizi sevgi ile zamanınıza uğurluyorum, bugünün tüm farkındalık ve bilgeliği ile ve zamansal çizgimin çok ilerisindeki tüm farkındalıkları ve bilgeliğimi de kucaklıyorum, tüm ruh yoldaşlarıyla.

La inocente

Hatice Başal

Hatice-Başal

 

Bir yanıt yazın