Sepetiniz şu anda boş!
Ağaçlar mevsim aşklarıyla uğurlanmaya hazırlanırken
Bu şehir zamansız sevginin tesellisine sarıldığım vakit,
Hüznün duvarlarında yere yığılan cansız aşk kırıntıları gibi
Yitirilen hayatın kısacık geçen sürecinden geriye.
Geceleri sönmeye mahkûm yıldızlara adanmışken her aşk hecesinde,
Kelimelerin ölü yığınları arasında kalan aşkın son sözleriyle
Dağılan kalbin son yetim kalmaya hazır aciz hissinden geriye.
Bilirim yoktur bundan ötesi.
Nasıl da geçmişti mevsimler,
Kıyılarına vuran dalgaların içlerinden kayıp giden sevgisiz hisleriyle.
Daha dün aydınlanırken doğan güneşle
Karanlık kafesler içerisinde yaralanmış kuşlar.
Sorgusuz karanlığa gömülü yapraklar uçuşurken ilk ışıklarda,
Sokaklar ayrılığın hüzün duygularıyla yıkanırken
Sözler kısalan gündüze haykırırken maziyi
Yığınla hasretin uğurlanacağı mevsimler kapıya dayanmışken
Zaman korkunun gözyaşlarıyla ağırca akadururken
Yorgun elleriyle loş odasında kâğıtlara tutuşturuverirken satırları
Dökülen her yağmur damlasıyla kelimeler hüzün derinliklerinde kaybolurken
Kar beyazı saçlarıyla uçuşurken düşünde,
Karanlık gözleri ayın gizeminde kaçıp giderken
Özlemim geçmiş zamanın mevsimlerini arar.
Başlayan gecenin kollarında kalırım bilinmez bir saatte.
Sokaklara atılırım.
Terk edilmiş hatıra defterlerindeki tozlu kelimelere.
Yüreğimde acıların sızılarıyla kaldığı o vakitte,
Sisli karanlığın ortasında kayıp aciz cansız yatan bir beden geriye.
Zaman olur üzerine mevsim tozları kaplar ağırca.
Bir bakmışsın ki görünmez toprağın derinliklerinde kaybolmuş.
Bilemezsin,
Üzerinde yağan tozların esiri olmanın korkusuyla çürüyen bedenini.
Uyanamazsın,
Ayağa kalkamazsın derinliklerinde kaybolduğun kara örtüden.
Yeniden hatırlatamazsın yeniden başlayan mevsime.
Ayaklanır ruhun,
Kimliği belirsizce dolaşır ama
Ulaşamazsın geçmişinde yaşadığın o fani ömre.
Hayatın acılı rüzgârları çığlıklar gibi süpürür ömrünü,
Nerde, nasıl hiç yaşamadan bilinmez köşede.
Yılmaz Süslü
Paylaş
Bir yanıt yazın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.