Sepetiniz şu anda boş!
Merhaba sevgili dostum,
Ben sohbet arkadaşın, sırdaşın Zeytincan. Sen hep böyle seslenirsin bana. Onlarca zeytin ağacının arasında bana biricik ve çok özel hissettirirsin. Bazen bu yüzden çok ayrıcalıklı ve çok gururlu hissetsem de aslında bütün ağaçlar için bizimkisi gibi bir dostluk dilerim.
Fakat siz insanlar pek garip varlıklarsınız. Biriniz varlığıyla sevginin ve merhametin kaynağından taşıp geliyor gibi hissettirirken, biriniz kötülüğün en koyu karanlıklarını taşıyabiliyor gözlerinde. Biz ağaçlar bu yüzden insanlar söz konusu olunca şaşıp kalıyoruz. Mesela ben, sayende bir insanla dost olmanın en ince güzelliklerini yaşıyorken öte yandan birtakım bencil ve gözü dönmüş insanlar yüzünden yaşam mücadelesi veren akrabalarımın haykırışlarını duyuyorum.
Bunlar öyle derin haykırışlar ki sevgili dostum, üzüntümden dallarım teker teker kırılacak, yapraklarım müthiş bir fırtınayla bilinmezliğe savrulacak ve en kötüsü de köklerim çatır çatır çatlayacak sanıyorum.
Yerimden kıpırdayıp da dostlarımın yardımına gidemediğim, hiç değilse yanlarında olamadığım için köklerime kızıyorum. Yeşil yeşil dallarım alev topuna dönüyor sanki. Sonra beni hayata bağladığını, zorluklara karşı güçlü ve dirençli olmamı sağladığını hatırlıyorum köklerimin. Kızgınlık ateşimi gözyaşlarım söndürüyor sonra. İri gövdemin ince uzun yarıklarından kızıla boyanmış gözyaşlarım süzülüyor canımı acıta acıta. Tepemdeki kuşlar ölmüşüm gibi çığlık çığlığa ağıt yakıyorlar sanki.
Ümitsiz bir bekleyişle, göğe uzanan dallarının yere boylu boyunca serileceğini bile bile, korkuyla, endişeyle günlerini geçiren soydaşlarımı düşünüyorum. Yaşamları ellerinden koparılacak olan binlerce ağacın yası birikiyor, birikiyor ve kaplıyor bütün gövdemi. Patlayacak gibi hissediyorum.
Üzülme sevgili dostum ya da üzül. Hatta ağla! Ki şu dünyada bizi seven, merhametli ve iyi kalpli insanların varlığına inanayım.
Ve senden bir isteğim var. Bu mektubumu paylaş birileriyle. Olur da bir gün cani eller bana da uzanırsa, bu tabiattan dertli bir Zeytincan’ın geçtiğini bilsinler. Bilsinler ki anlasınlar beni, biz ağaçları… Kol kanat gersin, sevsinler bizi. Yitip gidenlerimizin ardından da umutsuzluğa kapılmasınlar. Çünkü bir canavar eli bir ağacı yaşamdan koparırken, bir merhamet eli taze bir fidanla umudu yeşertecektir bir yerlerde.
Damlanur Özsoy